Teknolojik cihazların boyutlarının küçülmesi ile teknolojik gelişimi ilişkilendiririz hep. Bunun ne kadarı doğrudur bilmiyorum. Nanoteknolojinin gelişimi, bu ürünlerin özellikle tıp bilimlerinde kullanımının kolaylaştırdığı için dikkat çeker hep. Bahsedeceğimiz cihaz nano değil ancak mikro boyutlarda. Yani gerçekten çok küçük.
Michigan Universitesi‘nde bilim insanları dünyanın en küçük bilgisayarını üretti. Daha önce IBM‘in kaya tuzun tanesinden daha küçük boyutlarda ürettiği bilgisayarın neredeyse onda biri boyutlarda üretilen bilgisayar 0.04 m3 hacminde. Bir pirinç tanesi bu cihazın yanında devasa bir boyutta kalıyor.
Boyut sınırlamaları, araştırıcıların ışığın etkisini azaltmak için yaratıcı olmalarını sağladı. Araştırıcılar diyotlardan anahtarlamalı kondansatörlere geçtiler ve çok az güç kullanan bir cihazda çalışan elektriksel gürültünün göreceli artışıyla uğraşmak zorunda kaldılar.
Sonuç vücudumuzdaki bir grup hücre gibi çok küçük bölgelerdeki değişimleri bile ölçebilecek bir sensör olarak ortaya çıktı. Kanser hücrelerinin sağlıklı hücrelerden biraz daha sıcak olduğunu düşünen bilim insanları şimdiye kadar bunu kanıtlayamamış ancak bu küçük cihazla bunu yapabilmeyi umuyorlar. Eğer başarırlarsa kanser tedavisi üzerindeki etkisi de ölçülebilecek.
Bunun yanında glokoma gibi bazı hastalıkları da gözün içerisinden teşhis edebilmeyi umuyorlar. Bu sevimli bilgisayar ek olarak petrol rezervlerinin ve bazı biyokimyasal süreçlerin izlenmesi gibi çalışmalarda da kullanılabilecek. Bu cüce bilgisayar işlemci gücünü ARM Cortex M0‘dan alıyor ancak cihaz kapatılınca tüm veriler gidiyor.
Hem küçülüp hem de yetenekleri artan cihazların çoğalması kimini korkuturken kimini sevindiriyor. Ancak değişimin ve yeniliğin önünde tabii ki de durulamıyor.