// Gündemi müthiş bir hızla değişen ve değme aksiyon filmlerini aratmayan caanım ülkemde hem komik hem trajik yani nam-ı diğer trajikomik olaylarla karşılaşmak artık çok sıradan aslında. Örneğin; bir barda eğlenmeye gittiğinizde kendisine bekçi ünvanı verilen bir zırtapoz çalan şarkıya sinirlenip havaya ateş açıp sizi tehlikeye atabilir. Aa durun, hatta (onun keyfi isterse) ölebilirsiniz bile. Ölüm gayet ucuzdur ülkemizde.
Şu iki bekçinin bir barda gece Ciao Bella çaldığını duyunca havaya ateş açıp insanları korkutmasından bahsediyorum tabii ki. Dünyanın en güzel halk türkülerinden biri olan güzelim şarkıya yaptığı muameleye mi üzüleyim yoksa insanları neredeyse öldürecek oluşuna mı bilemiyorum.
Ah küçük bekçi, ah silahlı delikanlı, keşke sen de bizler gibi insan olabilsen, sen de bizler gibi Ciao Bella’yı kendin için söyleyebilsen. O şarkıyı sevenlerin senin gibilerden daha fazla vatanını sevdiğini anlayabilsen. Gerçi “sen anlama ulan ayı!” diyesi geliyor insanın ama yine de anla. Küçük bir ihtimal de olsa belki değişirsin.
Oyun ile gerçeği karıştırmak
Bak güzel kardeşim bu ülke belindeki silahla counter strike oynayabileceğini zannettiğin bir yer değil (zaman zaman öyle görünse de). O bir oyun. İnsanların hayatları ise senin gibi beş para etmez insanların keyfine alet olacak kadar ucuz değil.
Şimdi o belindeki silahı bırak (korkma silahsız da yaşayabilirsin) ve gel buraya konuşalım. Sana insan olmaya dair bazı dersler vereceğim.