Hava nasıl tarih yazar, müşteri nasıl memnun edilemez?!

// Yaz iyiden iyiye geldi ve ben her zamanki gibi her sabah dayak yemiş gibi kalkıyorum. Bu sene son 20 yılın en sıcak yazı olabilir, aman ha. Böyle havadan sudan konuşuyorum ama havayı önemsiz bir yere koymamak gerek. “Hava Nasıl Tarih Yazar” adlı kitap da tam bundan bahsediyor.“Aslında o buzul dönem olmasaydı coğrafi sınırlar böyle olmazdı”, “o kurak dönem şu derece büyük bir savaşın çıkmasını engelledi” dedirten cinsten olaylaaar olaylar. Mesela Rusya’nın o müthiş soğuğu olmasaydı Napoleon “sayesinde” günümüzde Avrupa ülkelerinin sınırlarının aynı olmadığına ve Rus halkının bambaşka bir durumda yaşadığına şahitlik edebilirdik.

Canım Kolektif Kitap‘tan çıkan bu kitap önemli tarihsel detaylara da sahip. Yazarı Ronald D. Gerste alman tıpçı, tarihçi, iklim bilimci. Disiplinlerarası çalışmalar yapıyor ve bize de güzel bilgiler veriyor. Tarihi bir de buradan okumak lazım. Bir de buradan okuyun! 

Müşteri her zaman saklıdır

// Müşteri memnuniyeti diye bahsedilen şey önceden benim açımdan sorun olmayan bir durumdu. Ta ki ben hizmet veren ve müşterileri olup onları memnun etmeye çalışan bir iş yeri sahibi oluncaya kadar.

Toplumsal olarak değişkenlik gösterebilir elbette bilemiyorum ancak Türkiye’de yaptığın işin karşılığında para aldığın (bazen alamasan da) sürece memnun olmamaya ant içmiş bir müşteri çeşidi var. Hizmetinizin karşılığının ne olduğu da önemli değil. Yeter ki para veriyor olsun. Hatta bazıları zaman zaman size istedikleri gibi davranabileceğini bile düşünür.

Bir buçuk senedir kendi işimi bir şekilde yapmaya çalışıyorum, kör topal. En zorlandığım konu verdiğim hizmetin karşılığını alamamak sonra da müşterileri memnun etmek.

Bir dönem katıldığım bir eğitimde (işletme ile ilgili) eğitmen “müşteri her zaman haklı değildir demişti. Manipülasyona çok açık bir durum çünkü bu. Memnun olacağı halde memnun olmadığını söyleyip işi yokuşa süren insanlar var. Muhtemelen size (ederinin altında bir ücrete anlaşmış olmanıza rağmen) verdiği parayı fazla buluyor ve onun karşılığını aklınca sizden almak istiyor. Daha aşağıda anlaşsanız bile bunu yapacaktır. Çünkü hep öyle düşünüyor.

Türkiye özelinde konuşursak bunun mevcut empati eksikliğinden kaynaklandığını da söyleyebiliriz tabii. Her işin yapılma şekli, belirli kuralları, sınırları vardır. Hatta bazı kararlar alırken tek bir müşteriyi değil diğerlerini hatta potansiyel müşterilerinizi de düşünmek zorundasınız haliyle. Hiç bir işletme kafasına göre davranamaz. Kaldı ki “müşteri her zaman haklıdır” kabulünün arkasından gelecek olan isteklerin sınırı yoktur.

Neyse, yazılarını büyük bir zevkle okuduğum Murat Sevinç yeni bir kitap çıkarmış “Hey Garson!” adında. Üniversiteden sonra İngiltere’ye dil öğrenmeye gidip, orada garsonluk yapıp hayatta kalmaya çalıştığı dönemi çok tatlı bir dille anlatmış her zamanki gibi. Diyor ki; garsonlara iyi davranın, onlara teşekkür etmesini bilin, yoksa sizin için çok hoş sonuçları olmaz. :))

Yorum yapın